Feymag Logo

09/11/2015

Tarihten Istanbul Surları

İstanbul Surları

İstanbul Surları

Megara’dan gelen kolonistlerin, Byzas’ın önderliğinde kurdukları Byzantium coğrafi konum 

itibariyle ilk yıllardan savunma amaçlı surlarla çevrilmiştir. Bu surlar Sirkeci Limanı’ndan 

(Porta Prosphorida) başlayarak, Yerebatan Sarnıcı’nın bulunduğu yerden geçerek, 

Ayasofya’nın güneybatısı ve güneydoğusundan uzayarak, Ahırkapı-Sarayburnu tarafından 

sahile varmaktadır. Surlar buradan deniz kıyısından kuzeye doğru devam ederek Akropol 

tepesini çevreleyerek Sirkeci Limanı’nda (Porta Prosphorida) son buluyordu. Şehir 193 

yılından itibaren Septimius Severus’un birlikleri tarafından kuşatma altına almıştır. Bu 

kuşatılma sonrası şehrin surlarının büyük çoğunlu yıkılır. Septimius Severus’un eline geçen 

kent’te yapım faaliyetleri başlar ve Hippodrom, Hamam gibi yapıların yanı sıra surlarda 

yapılmıştır. Bu çalışmalar sonrası surların çevirdiği alan 70 hektarken, 110 hektar genişliğine 

sahip olmuştur.  Bu surlar şehrin kuzey kısmında bulunan Balıkpazarı Kapısından (Perama) 

başlayarak güney yönüne doğru iner ve Hippodrom’uda içine alarak Byzantium surlarıyla 

birleşerek son bulur. 4.y.y yaşanan Maximinus- Licinius- Constantinus arasında yaşanan 

savaşlar sırasından kent büyük ölçüde zarar görmüştür. Bu nedenle Constantinus 324 yılında 

surların yeniden inşa ettirir ve kente Konstantinopolis adını verir. Bu çalışmalar sonrası kent 6 

kilometrekare genişletilmiştir. Bu surlar Samatya Kapısı (Psamathia) güneyinden başlayarak, 

daha sonra yapılan Konstantin Lips Manastırının batısından geçerek, kuzey yönünde Haliç’e -

Ayakapısı (Theodosia) ve Cibali Kapısı (Porta İspigas)- arasına ulaşmıştır. 

Kentin çehresini belirleyen ve günümüze kadar ulaşabilen surlar ise 5.y.y.’da II. Theodosios 

zamanında yapılmıştır. Nüfusun yoğunlaşması ve kent kuşatmalarına savunma amacıyla 

yapılan bu surlar Praefectus, Praetus Anthemios tarafından yapımına başlanılmıştır. Kent 6 

kilometrekareden 14 kilometrekareye kadar çıkmıştır. 1203 yılında kent Latinler tarafından 

işgal edilir. Tarihte 4.Haçlı Seferi olarak bilinen bu savaş sırasında kent surları tahribata 

uğrar. 

Kara Surları

5650 metre uzunluğundaki bu surlar Ortaçağ’ın en iyi gözlemlene bilir savunma sistemidir. 

Günümüze de ulaşan ve imparator II. Theodosios zamanında yaptırılan bu surlar Constantinus 

surlarının 1.5 kilometre batısında kalelerin yapımına başlanır. Bunlar Blakhernai’nin 

kalelerine kadar ulaşan kalelerdir. 5.7 km uzunluğunda, çokgen ve dikdörtgen 96 kalenin 

varlığından söz edilmektedir ve bu kalelerde birliklerin konumlandırıldığı düşünülmektedir. 

Genişliği 27-55 m kalınlığı 4.8 metre ana surların yüksekliği ise 11 metredir. Ana surların 

14.5 m önünde ise 8 m yüksekliğinde burçlarla sağlamlaştırılmış ön surlar bulunmaktaydı. Bu 

ön surlarda mazgal deliklerinin bulunması iki farklı düzeyden atış yapılabilmesini sağlıyordu. 

Hendekler ise 18m genişliğinde ve 7m derinliğindedir. Bu hendekler su ile 

doldurulabiliyordu. Beş katmanlı tuğla sırası ve yontma taş örülen bu surlar merdivenlerle 

geçişleri sağlanmıştır. Ana surdaki kulelerin karşısında dikdörtgen ve kavisli ön sur kuleleri 

de bulunmaktadır. Toplamda sur sistemi, 65m genişliğinde ve hendeğin dibinden kulelerin 

sonuna kadar 30m yüksekliğinde bir savunma sistemi oluşturmaktaydı. Ana surun dördü 

diğerlerine göre daha küçük olan yedi kapısı bulunmaktadır. Bunun dışında seferlerden sonra 

İmparatorların girdiği, Konstantinopolis’in en önemli kapısı Porta Aurea yani Altın Kapı 

bulunmaktadır. Bu kapıların her iki tarafına güvenlik amaçlı kuleler yapılmış ve her biri, ön 

surlardaki küçük kapılarla bağlantısı sağlanmıştır. Bu kapılar güneyden başlamak üzere: 

Belgrad Kapısı (Ksylokerkos), Silivri Kapı (Pege), Asker Kapısı (Kalagros), Yeni Mevlihane 

Kapısı (Rhesium), Topkapı (Romanos), Örülü Kapısı -Sulukule (Pempton), Edirne Kapılarıdır 

(Kharsios).  Kısacası Hendek, ön duvar ve ana duvar gibi düzeneklerden oluşmuş, kuleleri ve 

kapılarıyla savunma sistemi sağlamlaştırılmıştır kara surlarının. 

Porta Aurea (Altın Kapı)

Çevresine göre yüksek bir alanda yer alan ve şehrin ana kapısı olarak bilinen ve özellikle 

imparatorların kente giriş törenlerinde kullanılan bu kapı Prafectus, Praetus Anthemios 

tarafından yapılmıştır. Cephe kısmında kesme mermer taşlardan inşa edilen bu kapı toplamda 

66m genişliğinde olup iki yanında iki kuleden oluşmuştur. Üç geniş geçidin içi ve dışı kesme 

dörtgen mermer taşlardan yapılmıştır. Payeler çevrelenmiş geçitlere 425 yılında İoannes 

Primikerios’un zaferinin ardından altın yaldızlı kapı kanatları takılır ve kapı ismini bundan 

aşmıştır. Kapının üzerinde filler tarafından çekilen bir arabanın içinde oturan 

II.Theodosius’un heykeli bulunmaktaydı. Kapının iki yanındaki mermer kulelerin dış 

köşelerinde kartallar ve kanatlı zafer heykelleri ya da Nike bulunmaktaydı. Burada parantez 

açılması gerekilen konu ise Nike’nin varlığıdır. I.Theodosius tarafından Hıristiyanlık resmi 

din olarak kabul edilmesine rağmen, Pagan imgelerini Bizans İmparatorluğunda kullanımı 

devam etmiştir. Depremler Porta Aurea’ya birçok zarar da vermiştir 8y.y.’da kapının üzerinde 

bulunan Theodosius heykeli düşmüş, 9y.y.’da ise Nike heykelinin düşmesine neden olmuştur. 

Bu dönemden sonra kapı Konstantinopolis’in düşüşüne kadar birçok onarımdan geçmiştir. 

Fatih Sultan Mehmed tarafından ise Yedikule’ye dâhil edilmiştir.      

Blakhernai Suru

Blakhernai yerleşim bölgesi 4.y.y.’dan beri kendini çevreleyen surlara sahiptir. Yarı yuvarlak 

burçlarla sağlamlaştırılmış surlar üstü örtülü alt seğirdim yolu ve üstü açık üst seğirdim yolu 

bulunmaktadır. 5.y.y.’dan itibaren Blakhernai Surları, Theodosius kara surları ve Haliç surları 

birbirlerine bağlanmıştır. Pteron Surları Blakhernai surlarının kuzey köşesinden sahile doğru 

uzanan ve burayı kapatmak için yağıldığı düşünülebilir. 7.y.y.’da Pteron Bölgesinde Avarlarla 

yaşanan çatışmalardan dolayı büyük zarar gören surlar, Herakleios tarafından Pteron’a 

bağlantılı olacak şekilde 13 kuleyle sağlamlaştırılan bir sur inşa eder. 9.y.y.’da bu bölgenin 

önüne 5.Leon tarafından siper yaptırılır.

Haliç Surları

II. Theodosios zamanında, inşaatına praefectus praetus Cyrus Panopolites tarafından 

başlatılan bu surlar Petrion bölgesinden Blakhernai surlarına bağlanmaktadır. Avarların 

7.y.y.’da kuşatmanın verdiği zarardan dolayı, Heraklios Petrion bölgesine Theotokos 

Kilisesi’ni içine alacak şekilde, dörtgen kuleli yeni surlar yaptırmıştır. Daha sonra II.Tiberios 

ve II.Anastasios Arap tehdidi karşısında surları güçlendirmişlerdir. 13.y.y.’ın başında ise 

Latinler kenti Haliç’ten kuşatmışlardır. Latin hâkimiyetinin olduğu dönemlerde surlar 

tekrardan onarılmıştır. Kent tekrar ele geçirildikten sonra 8. Mikhail tarafından yeniden 

onarılır ve yükseklik kazandırılır. 

Haliç surların kapılarına bakacak olursak: Ayvansaray Kapısı (Kiliomene), Balat Kapısı 

(Kynigos), Petri Kapısı (Petrion), Ayakapısı (Theodosia), Cibali Kapısı (Porta İspigas), 

Zindan Kapısı (Porta Seminaria) bulunmaktadır. Marmara Denizine doğru ise Balıkpazarı 

Kapısı (Perama), Bahçe Kapısının (Neorion) varlığından söz edilmektedir. 

Marmara Deniz Surları

Sarayburnu ve kara surlarının başlangıcına kadar uzanan kentin güney kıyısında bulunan bu 

surlar 8.5 km uzunluğundadır. 103 kule ve burç 36 kapının varlığında bahsedilmektedir. 

II.Theodosios kara surlarının tamamlanmasından sonra deniz surlarının yapımına başlar. 

İnşaatı praefectus urbis ve praefectus praetus Cyrus Panopolite tarafından gerçekleştirir. 

Yenikapı ve Davutpaşa arasında, Eleutherios Limanı bölgesinde yer alan 1,1 km’lik iç liman 

suru da eklenerek 8.5. km’lik bir mesafeyi kapladığı bilinmektedir. Tam olarak bu surların 

kapsamı saptanamamıştır bunun nedeni ise Constantinus döneminde yapılan deniz surlarının 

konumu ve nereye kadar uzandığı günümüzde hala tartışılmaktadır. 7.y.y.’da II. Tiberios ve 

II. Anastasios döneminde Arap saldırılarına karşı deniz surları tıpkı Haliç surlarında olduğu 

gibi sağlamlaştırılmıştır. Bukoleon Sarayı’nda, bir ön duvarla güçlendirilmiş cephelerin 

izlerine rastlanılmaktadır. 9.y.y.’da Akra ve Bukoleon Sarayı arasındaki bölgeye, kulelerin 

cephelerinde bulunan kitabelerden anlaşılacağı üzere pek çok yeni kule yapılmıştır. 12.y.y.’da 

Manuel I.Komnenos Mangan kulesini inşa ettirmiştir. Boğaz’ın geçilmesini engellemek için, 

bir zincirin buraya bağlanmasını sağlanmıştır. Ahırkapı, Çatladıkapı, Yenikapı ve Kumsal 

Kapısı bu surların en önemli kapıları arasındadır. Bu surlar özellikle konum itibariyle her 

dönem tekrar onarılmış savunma amaçlı güçlendirilmiştir. 

Galata Kent Surları 

Constantinus döneminden itibaren surlarla çevrili olduğu bilinen ve İustinianos döneminde 

surları yenilenen Galata Kenti özellikle Cenovalıların yoğun yaşadığı bir bölge olmuştur. 

8.Mikhail Palaiologos 13.y.y’da bu kenti ele geçirdiğinde surlarını yıktırmıştır. Ancak 

6.yüzyılın sonundan yapıldığı düşünülen ve 8. Yüzyılın başından beri liman zincirinin 

bağlandığı kule ise yıktırılmamıştır. 14.yüzyılın başında kent surlarında bir onarım çalışması 

yapılmış ve dörtgen kulelerle kent surları sağlamlaştırılmıştır. Bu surların önünde 15metrelik 

bir hendek bulunmaktadır. 14. Yüzyılın ortalarında ise Galata Kulesi’nin etrafına surlar 

yapmışlardır bu surlar ise yarım yuvarlak kulelerle sağlamlaştırılmıştır. Surların içine aldığı 

Galata kenti Azapkapı’dan kuzeye Şişhane’ye, oradan Tophane’ye ve daha sonra Karaköy’e 

doğru olan bir kısım içinde bulmaktadır. Sur kapılarına bakacak olursak eğer, deniz 

yönündeki kapıları: Kürekçi, Yağkapan, Balıkpazarı, Karaköy Kurşunlu Mahzen ve 

Mumhane isimleriyle bilinmektedir. Bunun dışında Beyoğlu tarafındaki kapılarda 

bulunmaktadır bu kapılar: Büyük ve Küçük Kule kapıları ile Azap Kapısı ve İç Azap Kapısı, 

Kuledibi Kapısı, Horoz Kapı, ve Voyvoda Kapısı olarak isimlendirilmiştir.  

Sonuç olarak bu surların II.Theodosius zamanında büyük kısmı yapılmış ve Theodosius’dan 

sonra gelecek olan imparatorların onarımlarından geçmiş ve bir kısmı günümüze ulaşmıştır. . 

Surların uzunluğu 22 km’dir Haliç surları 5.5 km, kara surları 7.5 km, Marmara Surları 9 km 

uzunluğundadır. Sarayburnu’ndan, Haliç kıyısı boyunca Blakhernai bölgesine ve Marmara 

kıyısı boyunca Yedikule’ye, Yedikule’den kara surlarını oluşturacak şekilde Ayvansaray ya 

da Blakhernai bölgesine uzanarak, Konstantinopolis’i sarmış ve Bizans İmparatorluğu 

boyunca kentin savunmasını yapmıştır.  

Editör: Fırat Şenol

Not: Fotoğraflar Byzantium1200 sitesinden alınmıştır. 

Kaynakça

Eyice, S. (2006). Tarih Boyunca İstanbul, Etkileşim Yayınları, İstanbul. 

Gyllius, P. (1997). İstanbul’un Tarihi Eserleri, Eren Yayıncılık, İstanbul. 

Kos, K. (2008). Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul Mimarisinin Doğu Kökeni. Kaynak 

Yayınları. İstanbul.

Magdalino, P. (2012). Ortaçağda İstanbul Altıncı ve On Üçüncü Yüzyıllar Arasında 

Konstantinopolis’in Kentsel Gelişimi. B.Cezar (Çev.). Koç Üniversitesi Yayınları.

Millingen, A.V. (2003). Konstantinopolis, Alkım Yayınevi. İstanbul.  

Mango, C. (2006). Bizans Mimarisi. M. Kadiroğlu (Çev.). Özel Basım. Ankara

Müller-Wiener, W. (2001). İstanbul’un Tarihsel Topografyası. 17. Yüzyıl Başlarına Kadar 

Byzantion- Konstantinopolis-İstanbul. Ü. Sayın (Çev.). Yapı Kredi Yayınları.

Sodini, J. P. (2011). Konstantinopolis: Bir Megapolün Doğuşu. A. Pralong (Ed.). Bizans 

Yapılar, Meydanlar, Yaşamlar. Kitap Yayınevi.

Turnbull S.- Dennis P. (2004). The Walls of Constantinople AD 324-1453. M. Cowper – N. 

Bogdanovic (Ed.). Fortress. 25. Osprey Publishing.

Yorumlar